17 Mayıs 2013 Cuma

Bu İşte Birazcık Terslik Var Sanki !




       Şehrin göbeğinde açtı gözlerini. Buraya nasıl geldiğini bilmiyordu muhtemelen rüya falandı tüm bu gördükleri ama uyanmak ta istemedi çünkü oldukça eğlendiriciydi gördükleri. ''Empresyonist bir tablonun içindeyim sanki '' diye düşünürken birden bir bisiklet zili sesi duydu. Bir peluş ayı yoldan çekilmesi için ısrarla korna çalıyordu eski model kontralı bisikletinin ziliyle. Kalktı ve çekildi adam. O anda bir ayna bulup kendine bakmak için derin bir arzu duydu ama eğer bu bir rüyaysa, rüyada ayna görmek korkutucu olabilirdi. ''Neyse'' diyerek iç çekti ve ilerlemeye başladı. Başını kaldırıp yukarı baktı bir an ve bulutların yerinde desenli nevresimlerle kaplı çeşit çeşit yastıkların olduğunu gördü. Ahh olamaz şimdi de karşıdan küçük bir kamyonet geliyordu arkası açık. Güneş gözlüklerini aralayıp göz kırptı şoför keçi. Diğerleri de hep bir ağızdan şarkı söylüyorlardı arkada. ''Sol sol sol mii!!!''.
   
    Şehir merkezine indikçe dükkanlara da rastlamaya başladı. Sırasıyla içi boş dvd kılıfçısı, her çeşit sigara izmariti tamiratı, poliklinik''burun delikleri dikilir veya burun karıştıran parmak sivriltilir'', 19.yüzyılın başlarından kalma bir kasap'' eğer adınız -M- harfi ile başlıyorsa Bach notası bulunur'', ''evinizde yer açması için mutfak tezgarları kırılır'' gibi şeyler okuyordu. Birden gürültüyle irkildi ve başını saat 8 yönüne çevirdi(.... derece diyecektim de hesaplayamadım haha) gördüğü adamlar tuhaf giyinimli kişilerdi, alınlarında cahil yazıyordu ve fikir dileniyorlardı. Ama en azından farkındaydılar kendilerinin ve bu bile bir tür erdem sayılırdı çoğu yerde. İçlerinden biri yanına geldi ve ''Scriabin bir dahiymiş dostum birisi bana 3.sonatını ve bazı prelüdlerini dinletti ve adam cidden deli'' dedi. Doğrusunu söylemek gerekirse bu atmosferde Debussy daha iyi giderdi. Onları kendi haline bıraktı ve yoluna devam etti. Takıntı satan bir adamla karşılaştı biraz sonra. Herif hastalık hastasıydı, bazı sanatçı kişiliklere de takıntılıydı. '' Hadi dostum'' dedi ''En azından Chopin'i ve Poe'yu sana vereyim. Bir de psikolojik beyin tümörüm var onu da al'' dedi. Bir kötülük gelmez diye düşünerek Chopin ve Edgar Allan Poe'yu aldı.''Tümörü istemez'' dedi ''o sende kalsın'' Anlık bir rüzgar çıktı tam o sırada ve Van Gogh takıntısı yere düştü...
    İlerlemeye devam etti; 5 adım ötesinde Gandalf kılıklı bir adam Munch'ın Çığlık tablosundaki herifle(bence herif) koyu bir sohbete dalmıştı. O haftaki maçlar olabilirdi mevzu-bahis. Aldırmadı ve yürümeyi sürdürdü...    
   
     Peki bu olay bir yere bağlanmalı mıydı? Yoo!
   
     Bir süre ilerledikten sonra karşısına 2 yol çıktı: Birincisinde  ''Henüz diyarın tümünü görmüş değilsiniz isterseniz tamamını tanıdıktan sonra kararınızı verin'' yazıyordu. İkincisinde ise ''Dünya'ya dönüş''.
Tabelası bile kirliydi bu ikincinin. ileriden hafif ama hissedilebilir şekilde gerilimli uğultular geliyordu. Ama kim takardı ki dünyayı? Orada kötülük kol geziyordu. İnsanların gözünü hırs ve diğer kuzenleri bürümüştü. Birbirini öldürenler, ceplerini doldurmak için binlerce masum insanın ölümüne yol açacak olan savaşlar ve bu savaşları başlatmak için elinden gelen her şeyi yapan ''tepedekiler'' falan filan...Aslında yer çekimi de yerdekilere değil de tepedekilere karşı gösterirdi etkisini ya neyse... Aşk bile bi' acayipleşmişti be! (beklenti acayipleştirdiğinden olsa gerek) ki seveni çoktur bu hissiyatın. Ve daha bir sürü şey işte siz de biliyorsunuz.
 
     Eee o zaman oraya geri dönmenin ne alemi vardı ki? Son bir kez baktı ikinci tabelaya. Sonra yüzünde bir tebessüm oluştu ve diyarın geri kalanını görmek için o yolda ilerlemeye karar verdi. Yürürken cebinden düştü Edgar Allan Poe takıntısı. Bir kitaba dönüşmüştü şimdi de. Başında da ''Bu kitabı düşlerin tek gerçeklik olduğuna inananlara adıyorum'' yazıyordu. O anki durumunda okuyabileceği en anlamlı cümle olmuştu bu.
Tebessümü sırıtmaya dönüştü ve onu ileride hangi maceraların beklediğini düşleyerek ilerlemeye devam etti ...

sis

  Bir adım ötesini görmek bile çok zordu. Bu denli yoğun bir sisle daha önce hiç karşılaşmamıştı. Sis tabakasının beyazdan griye geçişi, ner...