3 Mayıs 2020 Pazar

ÖTEKİ (farklı bir yorum)

   Son zamanlarda biraz garip hissediyordu. Sanki tüm vücudu geriliyor, derisi esnek bir kumaş misali inceldiği yerden kopacakmış gibi hissediyordu. Ama bu şikayetleri yalnızca zihni boşta kaldığı zaman ortaya çıkıyordu. Bu yüzden bu durumu önemsemedi ve strese yordu. Zaten belli bir güruha göre hastalıkların hepsi ya stresten ya iyi beslenmemekten (vitaminsizlikten) ya da üşütmekten kaynaklanıyordu.

   Oysa durum zannedebileceğinden ve ön görebileceğinden çok daha ciddiydi. Yılların sinsiliğinin kurbanı olmak üzereydi. Sigaranın veya başka bir zararlı şeyin farkettirmeden yavaş yavaş organları tahrip etmesi gibi, öteki artık kontrolü ele almak istiyordu ve bunu daha önce hiç bir ötekinin yapamadığı kadar muhteşem ve gösterişli bir şekilde yapacaktı. Hepsinden daha da öteye gidecekti. Uzun yıllardır her bir detayı titizlikle planlamıştı. Konuyla ilgili vicdanı da rahat sayılırdı. Bu durum onun suçu değildi sonuçta. Olması gereken bu değildi belki ama her kişilik var olmak isterdi. Ve bazen var olabilmek için birilerinin üzerine basman gerekebilirdi. Bu kişi kendin olsa bile. Zamanında defalarca planını rafa kaldırmıştı ama her seferinde kararından dönüp tekrar işe koyulmuştu ve artık zamanı gelmişti.

   Ortaya çıkıp kontrolü ele alacağı ve diğerini zincirleyip, zihninin mahzenlerinden birine bir daha çıkmamak üzere hapsedeceği gün belliydi. Diğerinin endişelenip doktora gitmeye karar verdiği gün ortaya çıkacaktı...

   Diğeri yalnız olmadığını o sabah dişlerini fırçalarken fark etmişti. Ama artık çok geçti. Derinden gelen gürültülü bir çatırdama sesi duydu, ardından tüm vücudu karıncalandı, gözleri karardı ve tamamen karanlığa gömüldü...

   Dakikalar sonra öteki doğmuştu.Yüzünde acı dolu bir zafer tebessümü vardı. Tüm gücünü toplamaya çalışarak zorlukla doğruldu. Ayağa kalktıktan sonra vücudunda diğerinden arta kalan deri parçalarını da sıyırdı ve iki kolunu havaya kaldırarak 21.yüzyıl kölelerinin pazar sabahları yaptığı gibi keyifle gerindi. Ne de olsa artık hep pazardı onun için. Onun zamanı başlamıştı...

   Masadaki sürahiden su doldurdu. Doldurmaya çalışırken elleri titrediği için suyun bir kısmı masaya döküldü. Çok susadığı için bir dikişte içiyor iken suyun ilk yudumlarda verdiği berrak tazelik hissi yerini gittikçe daha acı, zehir gibi bir tada bırakmaya başladığı için suyu bitiremedi. Kaşları çatıldı, bu işte bir terslik vardı. Nefes aldıkça göğsü daralıyordu. Kalbi aksak ve gittikçe hızlanan bir davulcuyu taklit ediyordu. Gözleri kararmaya, başı gittikçe ağırlaşmaya başladı. İşte o an fark etti o da gerçeği...

   Diğerinin yaşadığı tüm deneyimler hala orada duruyordu. Aslında bu bir yeniden doğuş değil dümeni devr-alıştı sadece. Batmak üzere olan bir gemide dümene geçsen ne olurdu ki? Fark ettiği bir diğer acı gerçek ise kendisinin zannettiği plan ona değil diğerine aitti. Diğeri, ömrü boyunca mücadelesini sürdürmüş ve artık galip gelemeyeceğini, dünyayı değiştiremeyeceğini fark ettiğinde bari son acı çeken kendisi olmasın diye ötekinin kontrolü ele almasına izin vermişti.

   Acı dolu ve çaresiz bir çığlık attı öteki. Artık hikayenin sonunu biliyordu. Bildiği diğer şeyse bunun yalnızcı diğerinin, ötekinin, başkasının başına değil herkesin başına geleceğiydi. Sadece onlar henüz bilmiyorlar, oyuncakları ile oyalanmaya devam ediyorlardı.



sis

  Bir adım ötesini görmek bile çok zordu. Bu denli yoğun bir sisle daha önce hiç karşılaşmamıştı. Sis tabakasının beyazdan griye geçişi, ner...