7 Ağustos 2012 Salı

bu yazıdaki karakter(ler!)tamamen hayal ürünüdür. Gerçek kurumlarla ilgisi vs bla bla

Mavimsi bir sis bulutu kaplamıştı her yeri. Ve o afallamıştı. Çevresinde şaşkınca göz gezdiriyordu.
 '' Sis genellikle grimsi olur'' dedi şizofren benliklerinden biri.
 Bir diğeri atıldı hemen  ''Hadi oradan canım! Bu biraz da nerede olduğuna bağlı değil mi?
'' Oooff!! Susun be artık yeter, adamı bir rahat bırakmadınız''3. konuşuyordu.
''Beyler sakin! Halledebiliriz. Yani ıı.. aa.. şimdi.. mm . şş şey yani demek istediğim o gördüyse biz de görmüşüzdür. Çünkü ben yok biz varız. Öyle değil mi'' diye sordu ortamı yumuşatmaya çalışan bir diğeri.
   Her şey karma karmakarışıktı. Hayat denen şeyle savaştığı yetmezmiş gibi şimdi birde kişiliği bölünmüştü. Beyninde oluşan odacıkların sakinleri apartmanlardaki huysuz komşular gibi birbirlerini yiyorlardı şimdi de.
Hani en sevdiğiniz beş yemeği karıştırsalar hepsinin tadı iğrenç olur ya(tabi söz konusu sağlıklı bir kişi)
O da aynı sorunu düşüncelerinde yaşıyordu. Belki her biri ayrı ayrı dahiyane birer fikirken, çorbanın içinde karışıp mahvoluyorlardı. Mevsimi sona ermiş ve terkedilmiş bir tatil yerindeki zavallı deniz kıyısı gibiydi düşünceleri anlayacağınız. Birileri işini bitirmiş ve çekip gitmişti. Konumu hakkında en ufak bir fikri yoktu. Neredeydi? Kimdi? Neydi? Ne yapmaya gelmişti? Basit bir tür oyun gibiydi sorular. Ama ya cevaplar..
''Hayat dahi bir seri katildir belki ve sen de kim olduğunu bulamayan zavallı polis''bunu söylerken inceden mesaj verdiğini sanıyordu. '' Bi' susmadın ulan. Kapat artık çeneni. Seni mi çekeceğiz biz!?'' diğerlerine göre daha agresif olan benlik ilk kez konuşuyordu. Sessiz ve soyut(e zaten) bir adamdı ama sabrını zorlamalarını sevmezdi. ''Eh hava da çok sıcak değil mi dostlar?Bence birlikte düşünmenin tadını çıkartmalıyız''bunu söyledikten sonra diğerlerinin sert bakışlarını farkederek utanıp büzülmüştü biraz.
  Artık çözüm bulmalıydı bu işte. Kara bulutları (belki mavi yada gri?) dağıtma zamanı gelmişti çoktan.
 ''Defoluuunnnn!!!'' diye bağırdı. Hepsi ne olduğunu anlayamadan kalakalmışlardı. ''Evet duydunuz! Artık gidin başımdan. Beni rahat bırakın. Size ihtiyacım yok!!''
  Küsmüş bir şekilde sırayla çıktılar. Şimdi biraz daha aydınlıktı sanki her yer.(her yer dediği 4 duvar 2 cam) Belki de ona öyle gelmişti. Ne farkeder ki?(yazar*lafın gelişi* burda eski yazılardan birine gönderme yapıyor)
Tavan hala aynıydı. Ortalara yakın yerlerinde küçük boya dökülmeleri vardı. Media player'da(eskiden radyoda denirdi hey gidi) çalan parça yeni bitmişti. Tavanla duvarın birleştiği yerden perde kornişine konan ve daha önce birilerini ısırdığını belli eden iri sivrisineğin sesi duyuluyordu bir tek. Bazı insanlar hayatında yeni sayfa açmaktan bahsederdi. O ise kütüphanede kategori değiştirmek istiyordu. Gelecek planı yoktu. Onları kovunca biraz yalnız da hissediyordu ya. Neyse işte..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

sis

  Bir adım ötesini görmek bile çok zordu. Bu denli yoğun bir sisle daha önce hiç karşılaşmamıştı. Sis tabakasının beyazdan griye geçişi, ner...